Reklam
Vakıf Katılım
Tarih : 2022-11-27 21:30:23

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Konya'da gençlerle bir araya geldi

Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

"Sevgili gençler, kıymetli Konyalılar, tabi burada Konyalı olmayanlar da var. Üniversite tahsilini görmek üzere şu anda aramızda olanlar ağırlıkta. Değerli kardeşlerim, sizleri böyle anlamlı bir mekanda, anlamlı bir akşamda en kalbi duygularımla selamlıyorum. Tabi bugün Konya'da çok coşkulu verimli bir gün geçirdik.

Her şeyden önce Mevlana Meydanı farklıydı. Mevlana Meydanı'na giriş zaten çok çok farklıydı. Her gelişte Konya'nın çok değiştiğini görüyoruz. Yani Konya'ya bir el dokunuyor. Mevlana Meydanı daha da genişlemiş. Konya'nın çok daha farklı bir hale geldiğini görüyoruz.

Şu an itibariyle bizim iktidarımız döneminde Konya'ya 80 milyar TL yatırım yaptık. Yönetimde aslolan insanı yönetmek, parayı yönetmek ve bunlarla beraber projeyi yönetmektir.

Birileri bunu inanın anlamaz. Hastaneler. Bana soruyor. Kamu-özel ortaklığı nedir bilmiyor adam ne yapayım? Benim alanım ekonomi. Yönetimde asıl olan bir, insanı yönetmek, iki, parayı yönetmek, üç, bunlarla beraber projeyi yönetmektir. Şimdi bizim beyefendi bu işi anlamıyor, bilmiyor. Bu kamu-özel iş birliğidir. Para senin kasandan çıkmayacak. Nereden çıkacak? İş adamı, yatırımcı diyor ki 'ben parayı bulacağım, sen de bana şu işi ver.' Ne kadarlığına ver? Onun ihalesini yapalım. 10 seneliğine mi, 15, 25 seneliğine mi verirsin, pazarlığı yapalım ver. Şimdi mesela İstanbul'da İGA Havalimanı. Dünyanın en önde gelen havalimanlarından bir tanesi. 2041'e kadar şu andaki işletmeciler burayı işletecek.

Bizim cebimizden buraya bir kuruş para çıkmadı. Parayı onlar getirdi, onlar yaptı. Şu anda da dünyanın ilk üç havalimanından bir tanesi. Buradan bize belli de bir ücret ödemesi de yapıyorlar. Kafa bu kafa. Onlar ne yapıyor? 'Sakın buraya kimse gelmesin dışardan, eğer bak bu ihalelere falan girerseniz ondan sonra parayı alamazsınız.' Bir ülkenin ana muhalefeti böyle konuşur mu, bunları söyler mi? Yol yapana söylüyor, hastane yapana söylüyor, 'sakın bu işlere bulaşmayın, aksi takdirde bunun altında kalırsınız' diyorlar.

Tabii onu dinleyen bir iktidar yok. Biz işimize bakıyoruz. Adamlara lakap da takmışlar, 'beşli çete' diyorlar. Bunu söylediğin zaman bu ülkede yabancı sermaye gelip yatırıma girer mi, girmez. Bütün bunlara rağmen şu andaki iktidara yerli ve yabancı girişimciler güvendiği, inandığı için giriyor. İşte İstanbul Havalimanı böyle yapıldı. Kovid döneminde dünyanın bütün havalimanları stop ama bizim ki şakır şakır çalıştı. Hiç durma yok.

Burayı da yerli mühendis, işçi, müteahhit firmayla yaptık. Fakat öyle bir yerde bu baraj yapıldı ki, dağların arasında adeta, teleferik sistemiyle dağları birbirine bağlayarak tüneller deliniyor ve tünellerin delindiği bu yerde Yusufeli ilçesini farklı bir yere taşıyoruz ve ilçeyi taşırken de baraj adete orada yapılan konutların bir denizi haline geliyor. Orada senede bize 5 milyar lira geri dönüş olacak. Yedi senede bu baraj kendisini finanse edecek. Maliyeti 35 milyara liraya yakın.

Marmaray'da CHP bizim önümüzü tıkamamış olsaydı, biz Marmaray'ı dört yıl daha erken bitirecektik. Ne oldu? Türkiye'de ilk defa denizin altından biz raylı sistemi yaptık. Bize çok zorluk çıkarttılar ama buna rağmen dedik ki biz Ferhat'ız, millet de Şirin. Ferhat nasıl dağları delip geçtiyse biz de dağları delip geçeceğiz. İşte Marmaray'da delip geçtik, Artvin'de de yine dağları delip geçtik. Türkiye'de iktidarımızdan önce böyle raylı sistemler, tüneller vesaire pek yok. Bu tünelleri biz geldik ve yaptık. Bakın çok enteresan bir şey,

Bolu Dağı'ndan geçerken o meşhur tünel biz gelene kadar kapalıydı. Ne diyorlardı biliyorsunuz? 'Burayı patates deposu yapalım', birileri de 'burayı doğal gaz deposu da yapabiliriz' diyordu. Biz ise 'boşuna mı emek verdik buraya' dedik. Burası İtalyanlarla ortak yapılmıştı. Biz dedik ki burayı aynen tünel olarak yapacağız ve halkımızı huzura kavuşturacağız. Orayı o şekilde yaptık, bitirdik. Kışın Bolu Dağı'nda çekilen cefa yok artık. Herkes rahatlıkla gelip geçiyor

Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü yaptık, bir gün dolaşıyorum. Bizim kampanya çadırı ile CHP'nin kampanya çadırı yan yanaydı. Onların yanına şöyle bir uğrayıp çaylarını içeyim dedim. Oradan da Yavuz Sultan Selim Köprüsü gözüküyor. 'Köprü nasıl?' dedim, 'iyi değil' dediler. 'Niye?' dedim, 'Adını niye Yavuz Sultan Selim Köprüsü koydunuz?' dediler. 'Niye rahatsız oldunuz?' dedim.

Yavuz Sultan Selim Osmanlı'nın en güçlü padişahlarından bir tanesi. Nerelerden neleri getirdi. Böyle bir padişahın adını getirmek size niye zulüm oldu? Dert başka. Kusura bakmayın ben niye karşı çıktığınızı biliyorum ama sizinle bunun tartışmasına girmeyeceğim. Oraya o yakışırdı onun için de oraya Yavuz Sultan Selim'in adını koyduk. Aynı şekilde Osman Gazi Köprüsü. Düşünün İstanbul-İzmir 7-7,5 saatti. Biz bunu yaparak İstanbul-İzmir arasını üç saate düşürdük. Çok hızlı kullananlar var, onlar daha farklı da kullanabiliyorlar. Hepsinden öte, Marmaray'ı yaptık. Marmaray'dan sonra dedik ki Marmaray raylı sistem. Biz burada yeni bir adım daha atalım, nedir o, Avrasya Tüneli'ni açalım buradan da araçlar geçsin. Kısa zamanda orayı da yaptık.

Biz öyle bir tarih yazmışız ki o tarihi yazan milletin torunları olarak sizler de bizi geçeceksiniz. Ama şimdi ambulans uçağımızı gönderiyoruz, Almanya'da nerdeyse ölüme mahkum edilmiş hastamızı, Hollanda'da aynı şekilde, onları ambulans uçağımızla oradan alıp ülkemize getiriyoruz ve burada kendi hastanelerimizde tedavilerini yaptırabiliyoruz. Bu duruma geldik.

Bunlarla gurur duyacaksınız, bunlarla övüneceksiniz 'Artık bizim elimizde bu imkanlarımız var' diyeceğiz. Dolayısıyla geleceğimizi emanet edebileceğimiz bir gençlik olarak sizden bu başarıyı göstereceğinize inanıyorum.

Ama bizim şimdi bir de fiziki imkanlardan öte hekimlere ihtiyacımız var. Bu sayının hızla artması lazım. Bu sayıyı ne kadar artırırsak başarı yüzdemiz de inanıyorum ki o kadar artacak. Onlara, gençlerimiz önümüzdeki haziranda gereken cevabı, hiç böyle olmadığını göstererek verecektir.

Annemin özellikle ayaklarının altını öperdim, annem müsaade etmezdi. Anneme derdim ki Peygamberimiz buyuruyor ki 'Cennet annelerin ayakları altındadır.' Bak babaların ayakları altındadır demiyor, annelerin ayakları altındadır. Senin ayağının altında anne, cennetin kokusu var, ben o kokuyu almak istiyorum. Annem o güzel Rize lehçesiyle derdi ki 'Oğlum git başımdan.

Ama öğretmene gelince onlar bizim her şeyimizdi, onlar bizim varlık sebebimizdi. Hazreti Ali'nin 'Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum' ifadesi var ya işte buradan hareketle biz bunu ortaya koymamız lazım ve bir Müslüman gençlik olarak bunu ispatlamamız lazım.

Necmettin öğretmenin değerini, kıymetini o ahlaksızlar, o adiler bilemez. O pırlanta gibi genç öğretmenimizi nasıl şehit ettiklerini okumuşsunuzdur. Bilemez ama biz bunların kıymetini bileceğiz.

Muallim de bizim hocalarımız. İnanıyorum ki bizi birilerinden ayıracak uygulamayı, işin felsefesini ortaya koymamız lazım. Onun için ben el öptürmem, mümkün olduğunca... Tabii başkaları niye el öptürüyor filan, öyle bir iddianın içinde de değilim ama bu fakirin özelliği bu, mümkün olduğunca öptürmem ama tavsiyem de hep annenizin, babanızın elini öpün, öğretmeninizin elini öpün çünkü onların sizin üzerinizde hakları var.

Bir öğrencinin sorusu: "Sınır ötesi operasyonlar yapılırken 'En milliyetçi benim' söylemlerinde bulunan zatlar, Mehmetçiğimize hiçbir destek, moral, motivasyon yükseltecek söylemde bulunmuyorlar. Bu bizi çok üzüyor, anlam da veremiyoruz. Bunlar Recep Tayyip Erdoğan'a muhalif olmakla Türkiye'ye muhalif olmayı mı ayırt edemiyorlar yoksa gerçekten Türkiye'ye mi muhalif oluyorlar. Bunu sizden öğrenmek istiyoruz.?"

Aslında tam damardan girdiniz. Bunlar inanın Türkiye sevdalısı değil, bunlar Türkiye düşmanı. Türkiye sevdalısı olsalar, attığımız bu adımlarda yapacağımız veya yaptığımız yatırımlarda biz de hükümetin yanındayız, kabinenin yanındayız. Mesela Togg açılışına bunları davet ettik ama bu davete icabet etmediler, gelmediler. Buralarda görünmek onlar için adeta bu yatırımları onaylamak anlamına gelir ve millet bunlara çok daha farklı bakar endişesini taşıyorlar. Onun için de bu tür yatırımlara gelmiyorlar.

Geçenlerde TOGG'un yönetiminde olan arkadaşlardan başkan olan arkadaş dedi ki 'TOGG'u gelip gezebilir miyiz diye bir talep var ne dersiniz?' Hani ne diyorlardı başta, 'Fabrikası nerde, fabrikası yok ki Togg'u burada üretmiyorlar ki İtalya'da üretiyorlar, ondan sonra Türkiye'de ürettik diye söylüyorlar' filan dediler. Dedik ki gelsinler, bizim bu noktada herhangi bir sıkıntımız yok ama Sanayi ve Teknoloji Bakanımızı da yanınıza alın, beraberce tesisleri gezdirin, görsünler. Bu millet neye kadir, neye muktedir bunu bizzat görmelerinde fayda var ve şu an itibarıyla orada 1430 çalışan eleman var ama bu sayı 4-5 bin, buralara kadar çıkacak. Şimdi yani Türkiye olarak biz bir şeyi yazıyoruz. Yani biz adeta yeniden bir tarih yazmak durumundayız. Bunu yazar mıyız biz? Yazarız. Şu an işin başında olan arkadaş Bosh'tan geldi. Şimdi ikinci bir eleman daha aldılar, Hyundai'den onu da aldılar. Bu insanlar ayrı bir güç katıyorlar bu oluşuma.

Bu ortak malı, dünyada eğer çalışırsan beraber işleyebilirsin, beraber kullanabilirsin. Bunun gayreti içerisindeyiz. Bu da her geçen gün daha ileri gidiyor ve Türkiye'de altyapıyı fiziki noktada bu çalışmalarımızı gören George, Hans vesaire, onlar da bizimle bu tür şeylerde ortak adımlar atmaya var olduklarını söylüyorlar. Siyaset de aynı şey. İsim vermeyeceğim mesela şu anda İHA, SİHA, Akıncı vesaire bunları bizden isteyen dünyanın devleri var. 'SİHA gönderin bize' falan diye. Bakın alandık ama şimdi veren el olma noktasına geldik. Bütün mesele gücünü korumak, gücünü ispatlamak ve bunu da inşallah başarmak.

Bir gencin, "Teknolojik araçlar için bir defaya mahsus vergiden muafiyet olur mu?" sorusu:

Bu tür şeylerde gençliğimizi asla yalnız bırakmayız. Hele hele ilim tahsil etmede gerekli olan araç gereç neyse nasıl ortaöğretimde, ilköğretimde sıraların üzerine kitapları ücretsiz koyduysak aynı şekilde üniversitede bunu yaparız. Nasıl yurtlarda bütün kolaylıkları getirdiysek bütün bu teknik araç, gereç ne gerekiyorsa bunların hepsinde de elimizden gelen kolaylığı Gençlik Spor Bakanlığımız aracılığıyla, Hazine ve Maliye olarak bunların çözümünü yaparız. Çünkü biz zaten sizler için varız, sizler için bu mücadeleyi sürdürüyoruz.

Arsa ve konut projelerinin devamı gelecek mi?" sorusu:

Konutlarla ilgili nasip olursa seçimden sonra yeni etapların adımlarını, 1 milyon açıklamasını yaptım. Bir milyon açıklamasından sonra yeni adımların da atılması kararını vereceğiz.

"Ünlü seçim konuşmalarınızı yaptığınız balkonunuz AK Parti gençlik kollarının katındaymış. Seçim gecesi hep beraber buluşmaların en kralını o balkonda yapabilir miyiz?" sorusu:

O balkon hepimizi almaz. Hepimizi almadığı için sadece hanımı yanıma alıyorum. Hanımlar adına. Bir de diyelim ki üst düzey yöneticilerden birkaç arkadaşımızı alıyoruz ve o şekilde selamlıyoruz. Ancak şimdi yeni bir adım attık. Hemen partimizin yan tarafında yeni bir yer daha yapıyoruz orada belki o imkanı yakalama durumumuz olabilir. Orada sembolik olarak da olsa gerek gençlerden gerek kadın kollarından gerekse ana kademeden temsilcilerle beraber böyle bir kutlamayı yaparız.

Geçtiğimiz günlerde Artvin Yusufeli Barajı'nın açılışını gerçekleştirdiniz. Bu barajın açılışında ve inşası sırasında bir ilçe tamamen taşındı ve o ilçeyi yeniden daha güzel iyi bir şekilde yeniden inşa ettiniz. Ben bu projenin sizin nezdinizde çok daha önemli bir konumda olduğunu düşünüyorum. Bunun sebebi nedir?" sorusu:

O bölge ciddi manada su alan ve Yusufeli bu aldığı suyu rezerv olarak tutabilme imkanına sahip ve geçmişinden bugüne Yusufeli 7 kez yer değiştirdi. Öyle de bir özelliğe sahip. Bu 7'nci kez yer değişimi ve bu yer değişimi ile birlikte de daha güzelini nasıl buluruz bunu da rahmetli Kadir Topbaş abimizle beraber, o oralıdır, istişarelerimizi yaptıktan sonra Veysel Eroğlu hocamızla da bunun istişarelerini falan yaptık ve bu istişareler sonucunda da yaptığımız teknik bütün incelemelerde şu andaki yerin en uygun yer olduğu ve biraz daha nabız yoklaması da yaptık, mevcut Yusufeli'nde kalanlarla ilgili. Sonunda şu andaki yere karar verdik. Tabii sadece burada iskan değil, bunun yanında devlet dairesinden tutun hastanesine varıncaya kadar bütün bunların hepsini orada inşa etme kararını aldık ve süratle de hamdolsun yeni Yusufeli'ni inşa ettik. Şimdi yerleşenler halden çok memnun. Okulda öğrenciler, esnaf aynı şekilde süratle de yerleşiyorlar. Öyle zannediyorum ki 1 ay, 1,5 ayda oradaki yerleşim sorunu çözülmüş olacaktır."

 

Hibya Haber Ajansı

© Copyright 2024 raporarsivi.com Tüm Hakları Saklıdır.
Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.